Hızla akıp giden "zaman" ve "keşke"ler..

11:00 Unknown 0 Comments




Oldum olası “keşke”leri hiç sevmedim ve mümkün olduğunca da onlara hayatımda yer vermedim. Geçtiğimiz hafta sonu biraz “nefes almak” adı altında kendimle baş başa kalmak ve kendi çemberimin dışına çıkmanın iyi geleceğini düşündüğüm için uzaklaştım bulunduğum ortamdan. Şöyle de diyebilirim aslında: “Keşke” dememek için, kendimi dinlemek istedim...


Görüyorum ki insanoğlu hiç bir zaman memnun olmaz ve bir türlü rahat değildir. Kendisiyle hep kavga eder durur. Sonra bunun nedenini düşündüm... Herkesin kendine göre doğrularının olduğunu, bu doğrularını gerçek bulduğunu ve onu savunduğunu gördüm. Bu savunmanın bazen ölümü bile göze alacak boyutlara gittiğini, fikir ayrılıklarının, Adem’in oğullarından başlayıp, menfaat çatışmalarından silahlı çatışmalara, hatta savaşlara kadar ulaştığını düşündüm.. Bölücülüğün çoğaldığını ve herkesin ayrı doğrularının olduğunu, sevgi ve hoşgörünün, öfke ve kavgaya dönüştüğünü gördüm. Daha da kötüsü, aklımızı ön plana çıkarıp, sevgiyi geri plana attığımızı gördüm.. 

Bir önceki yazımın sonunu şu cümle ile bitirmiştim; “Kabul ettiğin her şeyin, teslim olduğun bir saldırıdan başka bir şey olmadığını ve hiç bir şeyin de sonsuz gibi bir ayrıcalığa sahip olmayacağını bilerek yoluna devam etmelisin”.. Biraz düşününce, sanki bu yazının devamı olmalıydı dedim kendi kendime. Bu dünyada ne varsa hepsi biz insanlar için değil midir? Acılar da bizim içindir, mutluluklar da!! Bazı zamanlar gülerek geçer saatlerimiz, günlerimiz.. Bazı zamanlar ise ağlayarak, hüzünlü geçer. Her iki durumda sonsuza dek sürmez ve hayat mutsuzlukla harcanacak kadar uzun değildir. Bunu unutmamak gerek! 

Bir romanda okumuştum buna benzer bir şeyi: “Hiç düşündünüz mü, zaman herkes için farklı işler. Mutluyken pek hızlı, üzgünken bir o kadar yavaş. Sağlıklı bir insana göre geceler birden sabah oluverirken, bir hasta için ne denli uzundur.. Ya acılar?.. Sanırım zaman, acılarda bir süreliğine donuyor. Uzun süre ya da daha kısa.. Bu çekilen acının şiddetine göre değişir ama illaki bir süre donar o zaman. İçinde bulunduğunuz an etrafınızdaki herkes için herhangi bir günün herhangi bir zamanıyken acı çeken kişinin ilmek ilmek içine işler. Zaman, önce bir süre donar sonra ağır aksak devam etmeye başlar ve bir gün bir bakarsınız eski haline dönmüş. Olması gereken de budur zaten. Yoksa yaşamak mümkün müdür?” 

Beş dakikalığına oturduğunuz odanın penceresinden dışarıya bakın. Gördüğünüz gibi, dışarıda akıp giden bir hayat var. Heyecanıyla, hüznüyle.. Yani, biz farketmek istemesek de hızla akıp giden zaman!!!

Evet! Hızla akıp giden zaman!!! Yani hayatımız... Farketmeden geçen hayatımızdan giden zamanda “keşke” dememek için yaşadıklarımızı iyi değerlendirmeliyiz. Bana göre “keşke demek” kaybetmenin gümüş bir takısıdır. Bir düşünün? “Keşke” kelimesini kaç konuşmanızın başına eklediyseniz, işte hayatı o kadar ıskalamışsınız demektir. Bazen bastırılmış duygularla boşa harcanmış ya da istenildiği gibi yaşanamamış hayatların ve kaçırılmış fırsatların isyanıdır “keşke”ler. Bazen de yazılmış ama gönderilmemiş mektupda, göz yumulan haksızlıkta, hayattakyen öpülmeyen o elde, sinirle çarpıp çıktığınız kapıda, ya da söylenmemiş sözdedir.. “Öyle yapmasaydım”, “kalbini kırmasaydım”, “terk edip gitmeseydim”, “en güzel yıllarım böyle geçmeseydi” der durur insan.. Oysa, “keşke”nin tam karşısında dim dik duran bir şey daha var: “İyi ki”.  “Keşke” ne kadar korkaksa, “İyi ki” bir o kadar yiğittir. Biri, hayıflanmaları ve ah çekmeleri sürükler peşinden, diğeri ise büyük bir cüretle övünür. “Keşke”li cümleler ile başlayan konuşmalarda yaşanmamış hayatın ezikliği varken, “İyi ki” ile başlayan konuşmalarda da göze alınıp riske girilerek kazanmanın zaferi vardır.. 

Sonuç olarak demek istediğim şu ki; hiç bir acı ya da hiç bir mutluluk sonsuz değildir.. Çünkü bize biçilen ömür sonsuz değildir. Keşkelere fazla yer vermemek için iyi düşünmek gerek. 


“İyi ki varsınız!” 




“İyi ki”lerinizi toplayın ve “keşke”lerinizden çıkarın. “Keşke”leriniz az ise kârdasınız demektir..



Mutlu hafta sonları...



Sevgilerimle;



Atiye Bıçak






You Might Also Like

0 yorum: