Kurnaz Tilki ve Nankör İnsan..

02:33 Unknown 1 Comments


Bir nanköre sormuşlar;
‘Ne yaptı da dostuna kırıldın?’
- ‘Her dediğimi yaptı, birini yapmadı’ demiş
...

Uzun bir aradan sonra tekrardan herkese merhaba :)

Nedendir bilmem, sebepsizce ve ne yazacağımı bilmeden bilgisayarımın başına geçtim.
Sonra dedim ki kendi kendime; ‘Ah bu insan egosu’ !

Ego çıkmazı = Nankör insan!
...

Kısa bir süre önce, instagram hesabımda şöyle bir paylaşımda bulunmuştum;
“Temiz kalpler büyütmek yerine, nankörlükle kirletilen kalpler”
...

Gerek kendi gözlerimle şahit olup, bire bir yaşadığım şeyler olsun, gerekse senin, onun veya bizim gibi diğer herekesin yaşanmışlıkları..

Çoğu zaman, sevgiden, dostluktan bahsederiz ama yine de egolarımıza yenik düşeriz. Yapılan iyiliklerin kıymetini bilmeden, karşı tarafa ihanet ederiz. İyilikler, bir zaman sonra görmezden gelip unutuluyorsa bunun adına ‘Nankörlük’ ten başka bir şey denilmiyor. Yani, içinde yaşamaya çalıştığımız bu dünya, tam anlamıyla çıkar dünyası..

Ne yazık ki, basit bir şekilde kendi egolarımıza yenilip, insan olabilmenin erdemliğini unutuyoruz
...

Lafı fazla uzatmadan güzel bir hikaye ile devam edeyim izninizle;

“Günün birinde bir kurdu avcılar fena halde sıkıştırır. Kurt ormanda oraya buraya kaçar, ancak peşindeki avcıları bir türlü atlatamaz. Canını kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar. Kurt adamın önüne çöker ve yalvarmaya başlar;

‘Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen yakalayıp öldürecekler’
Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki boş çuvalı açar, kurda içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve yürümeye devam eder. Bir süre sonra da avcılara rastlar. Avcılar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar. Köylü; ‘Görmedim’ der ve avcılar uzaklaşır. Avcıların iyice uzaklaştığından emin olan köylü sırtındaki torbayı indirir, ağzını açar ve kurdu dışarı salar.

‘Çok teşekkür ederim’ der kurt, ‘Bana büyük bir iyilik yaptın’. ‘Önemli değil’ der köylü ve tarlasına gitmek üzere yürümeye başlar. ‘Bir dakika’ diye seslenir kurt; ‘Çok uzun zamandır bu avcılardan kaçıyorum, çok bitkin düştüm, açım, kuvvetimi toplamam için bir şeyler yemem lazım ve burada senden başka yiyecek bir şey yok.’

Köylü şaşırır; ‘Olur mu, ben senin hayatını kurtardım.’

Kurt ise; ‘Yapılan iyiliklerden, verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur’ der ve devam eder ‘Ben de kendi çıkarım için senin iyiliğini unutmak ve seni yemek zorundayım’.

Bir süre tartıştıktan sonra, ormanda karşılarına çıkacak olan üç kişiye bu konuyu sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler.

Karşılarına önce yaşlı bir kısrak çıkar. ‘Ne vefası’ der kısrak, ‘Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, arabasını çektim, gezdirdim, taylar doğurdum ama yaşlanıp bir işe yaramadığımda beni böylece kapıya koydu..’ Bir sıfır öne geçen kurt sevinirken bir köpeğe rastlarlar. ‘Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim’ der köpek, ‘Yıllardır sahibime sadaketle hizmet ederim, koyunlarını korurum, yabancılara saldırırım, ama o beni her gün tekmeler, sopayla vurur..’

Kurt köylüye döner, ‘İşte gördün’ der. Köylü de son bir çabayla ‘Ama üç diye konuşmuştuk, birine daha soralım, sonra beni ye’ diye cevap verir. Bu kez karşılarına bir tilki çıkar.

Başlarından geçenleri, tartışmalarını anlatırlar. Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir.

‘Her şeyi anladım da’ der tilki ‘Bu küçücük torbaya sen nasıl sığdın?’

Kurt bir şeyler söyler, tilki inanmamış gibi yapar; ‘Gözümle görmeden inanmam..’ İşin sonuna geldiğini düşünen kurt torbaya girer girmez, tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlar. Köylü eline bir taş alır ve ‘Beni yemeğe kalktın ha nankör yaratık’ diyerek torbanın içindeki kurdu bir süre pataklar.

Sonra tilkiye döner; ‘Sana minnettarım beni bu kurttan kurtardın’der.

Tilki de ‘Benim için bir zevkti’ diye cevap verir. O an köylünün gözü tilkinin parlak kürküne takılır, bu kürkü satarsa alacağı parayı düşünür ve hiç beklemeden elindeki taşı kafasına vurup tilkiyi öldürür. Sonra da torbanın içindeki kurdu ayağıyla dürter;

‘Haklıymışsın kurt, yapılan iyilikten daha çabuk unutulan bir şey yokmuş’
...

Son olarak;

Hikaye bu ya, kurt yaşamaya devam etmiştir ama ya insan? Yoluna devam ederken, üstünü örtmeye çalıştığı nankörlüğü ile başbaşa kalıp belki de vicdanının sesini susturmaya çalışmıştır..

Tilkiye gelince; Egosuna çok güvenen kurnaz bile, günün birinde bir nanköre yenilebiliyor!

...

Sevgiyle kalın..

Atiye Bıçak.

You Might Also Like

1 yorum:

  1. "Egosuna çok güvenen kurnaz bile, günün birinde bir nanköre yenilebiliyor!" Nankorulugun ne kadar tehlikeli oldugu cok guzel islendi.

    Iyilik yapip denize atmak gerekir diye bosuna dememis atalarmiz. Yaptigin iyilik icin bir beklenti icine gitme boylece boylece uzulmeyiz.

    Shakespeare dedigin gibi; Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz? Çünkü kimseden bir beklentim yok. Beklentim olmadığı için de hayal kırıklıkları yaşamam. Beklentiler insanı daima yaralar.

    Kaldi ki karsilik bekliyorsan yaptigin iyilikten, bu yaptigin iyikik degil ticarettir!


    YanıtlaSil