Abant Gölü; Tam bir doğa mucizesi..

08:00 Unknown 0 Comments


Bana 'Abant Gölü' nasıl bir yer diye sorsanız; Tek bir cümle ile ‘Tam bir doğa mucizesi’ derim..

Abant Gölü, görmeyi çok istediğim yerlerdendi. Abant’ı ilk kez, kısa bir süre önce Ankara’dan bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine duydum. ‘Bir sonraki gelişimde mutlaka burayı görmeliyim’ demiştim. İnternetten resimlerine bakıp, hakkında detaylı bilgilere ve muhteşem doğa görüntülerine şahit olduktan sonra, burayı görme isteğim daha da artmıştı..

Hadi hep birlikte Abant Gölü’nü tanıyalım..

Abant Gölü

Doğanın bir mücizesi olan bu göl, yeraltında meydana gelen tektonik çöküntüler sonucunda, büyük taş blokların vadiyi doldurması ile oluşmuş. Bolu ilinin yaklaşık olarak 33-35 km. güneybatı kısmında yer alan Abant Gölü, Abant ve Keremali dağlarının üzerinde bulunmaktadır. Abant Gölü, çok fazla büyük bir göl olmamasına rağmen, ülkenin en güzel göllerindendir. İstanbul ile Ankara arasında yer alan Abant, özellikle bu illerden yılın her mevsimi pek çok turist akınına uğramaktadır..



Abant Gölü’nün Özellikleri

Bu güzel gölümüz, Abant dağları üzerinde arazi kaymaları ile oluşmuş olup, deniz seviyesinden yaklaşık olarak 1328 metre yüksekliktedir. Gölün çevresinde, yüksekliği 1400-1700 metre aralığında değişen tepeler yer almaktadır. Derinliği, yer yer değişmekte ve en derin yerinin derinliği 17-18 metre civarındadır. Gölün etrafı ise yaklaşık olarak 7 km’dir.



Abant Gölü’nün Tarih

Abant’ın tarihi Bolu ilinin gelişimi ile birlikte başlamıştır. Bu bölgede herhangi bir tarihi kalıntıya rastlanmasa da, gölün bulunduğu alanda yapılan araştırmalara göre bölgedeki ilk halk Hititlerdi. Daha sonra ise, tarih içerisinde hemen hemen tüm uygarlıkların yaşam alanına girmiş olan Abant Gölü ve çevresine Lidyalılardan Perslere kadar pek çok uygarlık hakim olmuştu. Son olarak ise, Osmanlı İmparatorluğu bölgede hüküm sürmüştü. Hakkında türlü efsanelerin ve söylentinin olduğu Abant Gölü ve çevresindeki ormanlık arazi 1988 yılında Milli Parklar kapsamına alınarak, şimdiki adı olan; “Abant Gölü Tabiat Parkı” olarak korunmaya devam etmektedir.


Ve benim, Abant Gölü Tabiat Parkı ile ilk tanışmam, 2018 yılının Ocak ayında, karların her yeri kapladığı ve yağmurun beni bambaşka bir dünyaya alıp götürürken yağması ile olmuştu. Bu mevsimde, havanın çok soğuk olmasına rağmen, doğanın insana hissetirdiği huzur paha biçilemezdi..


Gölün çevresinde faytonla, bisikletle ya da yürüyerek dolaşılabilir. Kış aylarında ise karlarla kaplı olduğu için kızakla da gezilebilir, hatta kayak bile yapılıyor. Karın her tarafı kapladığı zamanlarda ise, gölün üzerinde de geziliyor. Yani burası her mevsim ayrı bir güzelliğe sahiptir. Mükemmel doğa manzarası ile buraya gelenleri adeta büyülemektedir.

Abant Gölü’nün etrafında konaklamak için oteller ve bir çok restorant da bulunmaktadır. Aynı zamanda çevresinde dinlenme tesisleri, kamp yapma alanları, spor aktiviteleri ve piknik yapmak için özel bölgeler de olduğu için burası tamamen bambaşka bir dünyada hissetmenizi sağlayacaktır.



Abant Gölü'nde Konaklama

Abant’da bir haftasonu geçirmek isterseniz, bölgede bulunan konaklama tesislerinin isimlerini aşağıda sizlere yazıyorum;

1. Büyük Abant,
2. Abant Palace ve
3. Abant Köşkü.

Bu otellerin üçü de gölün etrafında olup, dağ ve göl manzarasına sahiptirler.


Abant Gölü Tabiat Parkı’nda bir de ‘Abant Tabiat Müzesi’ bulunmaktadır. Müzede, doğal şartlarla hayatını kaybetmiş hayvanlar sergilenmektedir.


Haritada Abant Gölü




Abant Gölü’ne Ulaşım

Bolu iline bağlı olan Abant, şehir merkezine 40 km uzaklıktadır. Abant Gölü ve çevresi, milli parklar statüsünde koruma altında olduğundan dolayı, etrafında veya içerisinde pek fazla yol çalışması yapılmasına izin verilmiyor. Buranın en güzel yanı ise, Ankara-İstanbul karayoluna yakın olması nedeni ile, ulaşım alternatifini de artırıyor.


Abant’a nasıl gidilir sorusuna bir kaç farklı şekilde cevap verebilirim.

1. Uzak şehirlerden geliyorsanız, en yakın havalimanını tercih edebilirsiniz,
2. Bolu il merkezinden minibüsle, taksiyle ya da araba kiralayarak gidebilirsiniz,
3. Bolu’ya sefer yapan otobüs seferleri ile gidebilirsiniz,
4.Kendi aracınızla gidiyorsanız, E-5, TEM Ankara-Bursa, Afyon-Antalya gibi yolları kullanabilirsiniz,
5.Ankara-İstanbul yolundan ise, yaklaşık 3 saatlik bir yolculuk sonunda Abant’a ulaşmış oluyorsunuz.

...

Hadi şimdi de daha önce sizlere bahsetmiş olduğum o güzel efsaneye gelelim

Abant Gölü Efsanesi

Abant’ın tarihi içinde türlü efsaneler varmış. Bir rivayete göre ‘Alaboyun’ Abant Gölü civarında yaşarmış ve yılda iki üç kez şu an otellerin bulunduğu bölgelere inermiş. Alaboyun simsiyahmış ve boynunda gerdanlık gibi bir alaca lekesi olduğundan ona ‘Alaboyun’ derlermiş.


Efsaneye göre;

“Bir zamanlar buradaki kilisede yaşayan iki papaz kutsal öküzleri ile şu an gölün bulunduğu yeri sürüp burada yaşayan köylüleri bu tarlanın ürünleriyle beslerlermiş. Öküzün boyunluğu ve sabanı altındanmış. Bu yüzden alınan ürün de o kadar çok ve kıymetli olurmuş.

Aradan uzun bir zaman geçmiş ve kutsal öküz ölmüş. Etraftaki tüm köylüler yasa boğulmuş. Rahipler tarlayı süremez olmuşlar. Tarlanın her yanı taş olmuş. Açlık ve kıtlık başlamış. Artık köylü açlıktan dayanamaz hale gelmiş ve kiliseye saldırmaya gelmişler. Tam o anda taş kesen tarla birden alev püskürmeye başlamış ve tarlanın bulunduğu yerde kocaman bir delik açılmış. Köylüler o kadar korkmuşlar ki, hemen orayı terk edip gitmişler. Keşişler bu işin sırrını anlamışlar. Toprağın gazaba geldiğini bu yüzden bunların olduğunu düşünmüşler ve bir akşamüstü ilahiler okuyarak altın sabanı ve boyunluğu ateş püsküren toprağın bağrından içeri atmışlar. Birden gökyüzü açılmış, akşam olup kararan hava gün gibi aydınlanmış, hava tekrar ısınmış, çiçekler açmış, kuşlar cıvıldamaya başlamış ve alev püsküren delik sakinleşmiş ve deliğin içinden sular fışkırmaya başlamış. Tam bu sırada ‘Alaboyun’da ormana dalmış. O günden sonra o taş tarlanın yerinde bugün balıkların yüzdüğü, etrafında faytonla, bisikletle ya da yürüyerek gezdiğimiz, sazlıkların ve nilüferlerin süslediği Abant Gölü oluşmuş”

...

Abant Gölü’nü daha yakından görmek ve keşfetmek isterseniz, burası haftasonu için tam kafa dinlemelik bir cennet. Kendini bambaşka bir dünyada ve doğa ile içiçe olabileceğin huzur kokan bir ada

...

Ben hayran kaldım
Burayı bir de sonbaharda görmek isterim

...

Sevgiyle kalın













You Might Also Like

0 yorum: