Bir varmış Bir yokmuş...

09:30 Unknown 0 Comments


Her masal "Bir varmış bir yokmuş" ile başlar..

Herkesin bildiği bir şey vardır. O da; Tüm masalların güzel bittiğidir. “Masallar” diyorum!! Onlar, içinde zorluklar ve imkansızlıklar olmasına rağmen güzel biter. Ve masalın sonunda gökten üç elma düşer başınıza. Başınıza düşen bu elmalar, masal aleminden çıkma vaktinin geldiğini haber verirler sizlere..

Herkesin kendine özgü yaşanmış bir masalı vardır elbet. Ama, hayatınızın bazı zamanlarında yaşadığınız masallarınız, uydurma masallar gibi her zaman güzel bitmeyebilir. Kendi uydurma masalınızın içine, sonunda hüsran yaşayacağınızı bile bile girmişsinizdir belki de..

Genellikle, hayatınızın bir döneminde bir olay ile başlar masalınız. Bu “uydurma masala” bırakıverirsiniz kendinizi. Çünkü, yıllardır bir sevgili gibi özlemini çekmişsinizdir. Sonunu hiç düşünmeden “uydurma masalınızı” yaşamaya başlarsınız. Giriş ve gelişme bölümlerini büyük bir mutlulukla yaşarsınız. Ama masalınızda, ilk başlarda hiç hesaba katmadığınız bir de sonuç bölümü vardır. Ve başınıza düşecek olan o son “elmanın” canınızı ne kadar acıttığını masalınızdan uyanınca anlarsınız..

Bazen mutluluk, bazen de ızdırap olan masalınız, yüreğinizin gizli kapılarını şafağa açmak mıdır acaba? Yoksa, karanlıkların ışığa olan sevdası, toprağın yağmura olan hasreti ya da yaşam bahçıvanının yüreğinize ektiği acı çiçeklerine inat, bir yerlerde saklanarak açan umut çiçekleri miydi sizin masalınız?

Masalınıza yarınları hesaba katmadan inandınız ve sadece anı yaşadınız. Kendinizi kandırdığınız o “uydurma masal” da bir başkası oldunuz. Aslında, anlık mutluluklar içiyordunuz masal pınarınızdan. Farkındaydınız “koca bir yalan” olduğunun ama uyanmak da istemiyordunuz.
Belki de, bazen yaralı bir ceylan bile olmuşsunuzdur. Hatta, acılarınızda bile kırlangıçlar kadar özgür hissetmişsinizdir. Kendinizi masalınıza öyle bir kaptırmışsınızdır ki, yüreğinizde sayısız gecelerin kasveti değil de, parlayan bir güneş vardı. İçinizde çiçekler açmıştı, nergis ve menekşe kokuları sizi büyülemişti. Ve kaçınılmaz “acı sonu” erteliyordunuz. Ama maalesef bir gün masalınızdan uyanacaktınız...

Kaçınılmaz son gelip kapınızı çaldığında, gökten başınıza düşen son elma ile masal aleminden çıkıp gerçek aleme dönmüş olursunuz. Aslında o elma, başınıza değil de yüreğinize düşmüştür. Hem de ömür boyu silinmeyecek derin izler bırakacak şekilde düşmüştür. Masalın sonuna gelmek, yaşarken ölmek midir? Yoksa hayatın içinde hangi yöne gittiğinizi bilmeden savrulmak mıdır? Bana sorarsanız, bir başkası olan diğer yanınızı masaldan uyanmanızla kaybetmenizdir..

İnsanların bir masal oyununa kapılmaları, kendi gerçek masalında mutlu olamadıkları için midir acaba? Hayatlarının bazı zamanlarını bir masal şeklinde yaşamak istemelerinin sebebi, küçük bir mutluluk ya da sadece sevgidir. Belki de kendi gerçek masalında mutlu ve tatmin olamadığı için bir kaçış yoludur aradığı. Çünkü insanoğlu, tatmin olamadığı gerçek masalından hep kaçmak istemiştir. Burada kötü olan, “ne olduğunuz” gerçeğinden kaçarak masalınızı yaşamaya çalışmanızdır. Daha kötü olan ise; “Bu durumun farkında olmamanız”! Bir sarhoş gibi masalınızı yaşamaya devam edersiniz. Sonu ne olursa olsun, gerçeğinizden kaçarak yaşadığınız hayat, masal da olsa size mutluluğu vermeyecektir. Aslında mutluluk sandığınız şey, sadece kendi boş vermişliğinizdir.

Elbet hiç kimse, sonu hüsranla bitsin diye bir şeylere başlamak istemez. Gerçek hayatın içinde, uydurma masalların yaşanmasına sebep olan; “Sevgi fakiri” olan bir toplumun solmuş çiçekleri ya da “yaralı yürekler” değil midir? Sevginin ne olduğunu bilmeyen o kadar çok sahte yüzler var ki, sizler de sadece onların kurbanlarısınız. Sevgi, bir güzel söz veya bir tatlı gülüş değildir. Sevgi, insana huzur veren, kendi varlığını hissettiren ve de hiçbir zaman arkasını dönmeyen bir dosttur..!

Son olarak bir kaç şey daha söyleyip bu haftaki yazımı bitirmek istiyorum izninizle...

Her insan masal gibi bir hayatı haketmektedir. Tabi, istediğiniz ve istemediğiniz şeylerin farkında olursanız bu hayatı yaşayabilirsiniz. Tatmin olmadığınız gerçek yaşantınızdan kaçmak yerine, onları düzelterek yaşayabilmeyi öğrenirseniz, “su akıp yolunu bulacaktır”..

Hayat, aynı anda iki farklı dünyayı yaşamanıza izin vermez!! Ya gerçek hayatınızın masalına sahip çıkacaksınız ya da “uydurma masalınıza”... Yoksa siz de “Bir varmış Bir yokmuş” olursunuz...

Sevgilerimle,
Atiye Bıçak




You Might Also Like

0 yorum: