Bazen 'nokta' koyup. 'Büyük' harfle başlamak gerekir hayata...

10:00 Unknown 0 Comments


“Nasreddin Hoca’nın hikayesinde olduğu gibi; O su dolu kovayı ne kadar çekmek istersek isteyelim, bazen bir türlü beceremeyiz. Hatta amacımıza ulaşmak için kan ter içinde kalırız. Varmak istediğimiz hedef her ne ise, emin olmamız gereken bir şey vardır ki, o da; asıldığımız ipin ne kadar sağlam olduğudur.” diye yazmıştım geçen haftaki; ‘Boşa mı kürek çekiyoruz acaba?’ başlıklı blog yazımda..

Biraz düşündüm de, boşa kürek çekmemek için, bazen de virgül yerine noktayı koymak gerekir hayatta. Çünkü, noktadan sonra büyük hafr gelir ve cümlenin anlamını daha da artırır. Bazı şeylere nokta koyup, yeni bir cümleye ya da yeni bir hayata başlamak, belki yaşanılan bir ilişkiyi, belki de bir dostluğu bitirmek için gereklidir.

Nokta koymak demek, büyük harfle başlamak demektir aslında. Peki siz noktayı koyup, büyük harfle başlayabilir misiniz yeni bir hayata?

Bir de nokta ile virgül arasında kalmışsan eğer, noktayı koymaktan hiç çekinme. Çünkü, bunu düşüneceğin bir durumda olmazdın, zaten nokta koyman gerekmeseydi. Bir şarkı sözü vardır. Hatırla; ‘Sil baştan başlamak gerek bazen’..

Kolay değildir yaşamımızdaki olaylara öyle birden bire nokta koymak. Bunun yerine biz kendimizi virgül ve ünlem işaretleri eklerken buluruz. Oysa çok da zor olmasa gerek, nokta koyabilmek ve bitirmek..

Kabul edelim; Hayatlarımızda tüm kusurlarına rağmen mükemmel olduğunu düşündüğümüz insanlar vardır. Ama gün gelir, mükemmel sandıklarımızın sadece durum yanılması ya da hayal kırıklığı olduklarını fark ederiz. Yanılabiliriz, çünkü takdir edersiniz ki, mükemmel bir dünyada yaşamıyoruz ve bizler de mükemmel değiliz! Bu bir yaşam oyunudur ve bizlerde sahnede üzerimize düşen rolleri oynayan birer oyuncuyuz. Bugün ‘süperman’ yerine koyduklarımız, yarın o kadar da süper olmayabilir. Bilmeliyiz ki, onlarda sadece kendi rolünü oynuyorlardı. Biz oyuncuyu değil de, oyunu suçlayalım. Çünkü, suçlu yok! Suçlu zaten ‘kader’..!

Evet! Gereksiz beklentiler, darbeler, üzüntüler, şoklar ve daha fazlasını bilmek düşünceleri azaltır. Kopuyor mu bir şeyler? Engel olamıyor musun buna? Bırak o zaman, zorlama; ‘İnceldiği yerden kopsun’ derler. Gerçekten çok da iyi demişler. Eğer bugün inceldiği yerden kopmasına izin vermezsen, gün gelir o ip, en sağlam yerinden kopar. İşte o zaman daha çok canın yanar..

Severek okuduğum bir kitapta şu satırlara rastlamıştım;

“Kopar bazen inceldiği yerden senin koparamadıkların. Oysa ne emekler verdin değil mi? Nasıl da özenmiştin! Kıymetini yanındayken anlamaz bazıları. Kopmak, gitmek gerekir bazen. Kimi yanındayken kimi de uzaktayken değerini bilir. Sen yine de bitmelere üzülme. Çünkü her bitiş kendini iyileştirmen için bir fırsattır”...

Ve şöyle devam ediyordu kitabın satırları;

“Bizler en yakınımızda olduğunu düşündüğümüz insanlara ne de olsa elimde ve kaybetmem duygusuyla içimizdeki hastalıkları onlara boca eder dururuz. Bundandır ki gerçek aşklar aslında kaybetmeyle başlar. 

Tarihimize bakıldığında, her âşığın aslında yaşayamadıktan sonra âşık olduğunu farkettiğini ve duygularını daha da yoğunlaştırdığını görürüz.

Herkesin kendine göre değer verme anlayışı farklılık göstermektedir. Sürekli olarak düzen kurmak isteyen biri, sabitliğinin bozulmasını istemeyecek ve bu duygudan kaçmaya çalışacaktır.

Bir ayrılık veya kayıp yaşadığında ise hayatı sırf karşıdakinin bakış açısıyla kurduğu ve onunla anlamlandırdığı için ilk başta anlam duygusunu kaybetmeye başlar. Anlayamadan geçer uzunca süre, iyi ki de anlayamıyordur. Çünkü bu duygu insanı kendisine zarar vereceği davranışlardan koruyan bir kalkandır.

Yeni bir anlam ilişkisi kurmak ise insana zor geldiği için hep geriye dönme ihtiyacı duymaktadır. Bu duyguyla yüzleştiğinde ve yeni hayatlara yelken açtığında, güçlenmeye başlayacaktır. Hayatın altüst olmasından korkan bir insana asırlarca öteden hala sıcaklığını bize hissettiren Şems-i Tebrîzî seslenir:

‘Hayatın altüst olmasından niye korkuyorsun? Nereden biliyorsun altının üstünden daha güzel olamayacağını?’ "

.....

Aslında nokta koymak, son vermektir. Kendine duyduğun saygıdır. Ve hayat serüveninde yeni bir bölüme başlamak istiyorsan, o noktayı koymasını ve ardından büyük harfle yoluna devam etmesini bileceksin arkadaş. Sen zaten geçmişten dersini aldın. Geriye değil de, ileriye bak. Çünkü, geçmişi değiştirmenin tek yolu vardır; O da daha iyi bir gelecek yaratmaktır.

Kim bilir; belki de noktayı koyup, büyük harfe; ‘Hoşgeldin’ dediğin zaman, hayatının altı üstünden daha güzel olur...

Şimdi kalemini eline al ve yaşamında yeni bir dönemi yazmaya başla. Eski hikayen bitmişse ve artık o na hiç bir şey ekleyemiyorsan, zihninde yeni hikayeler belirlemeye başla. Onları güzel yaz ve frene yavaş bas. Ve şunu sakın unutma;

Hayat sahnendeki son noktayı koyduğun zaman, senin hikayen tekrar tekrar okunmaya değer olsun...

Mutlu hafta sonları...

Sevgilerimle,
Atiye BIÇAK.








You Might Also Like

0 yorum: