Dünya iki kapılı bir han ise; Bu savaş niye?

15:50 Unknown 0 Comments


Uzun zamandır yazmak isteyip de ertelediğim ve tüm samimiyetimle yazacağım bir yazı olacak..

İnsanlık! Demişti biri. ‘İnsanlık’ üzerine yaz..

Ne yazık ki, her geçen gün giderek kötüleşen bir dünyada yaşıyoruz. Sevginin, arkadaşlığın, iyiliğin tükenip yerini ihanete ve savaşlara bıraktığı, küçücük bir çocuğun fotoğraf makinesini silah sandığı, insanların ve çocukların acımasızca öldürüldüğü daha da kötüsü insanlığın öldüğü bir dünya..!

İşte, İnsanlık denilince, ilk aklıma gelen yukarıda yazdıklarım oluyor..

Koskoca evrende dünya bile zerre kadarken, hâlâ neyini paylaşamadıklarını anlamıyorum bir türlü..

Hatta bir şarkı sözü der ki;

‘Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış’

...

O halde biraz ibret alınmalı diyorum ve yazıma devam ediyorum..

Samimiyet dedim de az önce! Sahi, neydi samimi olmak? Sanırım artık o da yerini çıkarcılığa bırakıp yalan oldu. Tıpkı, yalan dünyanın, yalancı insanları gibi..

Yalan dünya..!

Nereden aklıma geldi şimdi bilmem ama Aşık Veysel’in ‘Uzun ince bir yoldayım’ türküsünü bilmeyenimiz yoktur..

Şöyle diyordu Aşık;

‘Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece’

...

Ben de bilmiyorum ne olacak bu insanlığın, bu yalan dünyanın sonu ama yine de hayatın gemisinde, yaşamak için yol alıyoruz hep birlikte..

İnsanoğlu bazen hayatı boyunca birçok zorlukla karşılaşır. Bazen de mutlu günleri ardı ardına sıralanır hayatında. Bu durum, insanın bazen elinde olsa da, bazen de ne yaparsa yapsın olayların gidişatını değiştiremiyor. Zaman su gibi akıp giderken, ne yaparsak yapalım zamana ve olaylara hükmedemiyoruz. Burada aklıma yine güzel bir söz geliyor;

‘Rüzgarın yönünü değiştiremeyiz ama geminin seyrini değiştirebiliriz’

...

İnsanoğlu hayatını bazen çok fazla kadere bağlayabiliyor. Başına ne gelirse gelsin, ne yaşarsam yaşayım bu benim kaderimdir, değiştiremem diye düşünüyor. Belki de bir açıdan bakıldığı zaman bu durum haklı görünse de, insanın istediği zaman kendi hayatına yön verebileceği düşüncesindeyim. Yani kişinin başına gelenler, kendi tercihleri sebebiyle olabilir. Kaderci olmak bizi bazen çıkmazlardan kurtarsa da, bazen de kadercilik insanı içinden çıkabileceği bir durumda daha da çıkmaza sokabiliyor. Ve insan, çoğu zaman mücadele etmekten vazgeçiyor..

O zaman, Aşık Veysel’in türküsünden devam edeyim..

‘Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece’

...

Hanın kapıları, doğum ve ölümü betimler. Yani, Aşık Veysel’in dile getirdiği yaşamdır! Gündüz gece gidilen, yol alınan, dertler ve umutlar ile dolu yaşamın ta kendisidir..

Dünya iki kapılı bir han ise, bu öldüresiye mücadele neden? Belki de tek ihtiyacımız sevgiyi paylaşmaktır. Instagram hesabımda kısa bir süre önce paylaştığım yazımı burada tekrar edeyim izninizle;

“Sen de söyle! Söyle ki o da bilsin. Annene, babana, kardeşine, arkadaşlarına, hayatındaki o kişiye, çocuklarına, değer verdiğin ve sevdiğin herkese. Evet! Hâlâ daha neyi bekliyorsun? Hayatının saati ne zaman duracak bilemezsin. Eğer bu yazıyı okuyorsan, biraz durup düşün; Şimdi şansın ve zamanın varken sevdiğini söylemelisin. Zamanın ne getireceğini hiç kimse bilemez. Ama 'şimdi' var! Ve o da senin elinde. Bu hayattaki en güzel şey, sevgidir ve sen paylaştığın zaman büyüyecektir”

...

Yazımın başına dönecek olursam, uzun ince bir yolda yürüdüğümüz iki kapılı bir handa, belki de, kaderimiz hayatımızdaki rüzgardır ama yaşam gemimizin seyrini değiştirmek de bazen bizim elimizde olabilir. Bunun için hayat denizinde gemimizi her zaman fırtınanın tersindeki rotaya götürelim. Belki de, hayat böyle daha kolay olacaktır..


Herkese mutlu yıllar diliyorum..

Her zaman söylediğim gibi;
Mutluluk ve sevgi sizlerle olsun..


Sevgilerimle;
Atiye BIÇAK.


0 yorum: