Göçmen kuş ile Serçe. Ve İhanet!

10:20 Unknown 0 Comments


Derler ki; “Kimin yarasına kabuk olursan ol, iyileştirdiğin an düşersin”

...

Tek bir cümle, alıp götürdü seni kalbinin en derinlerine. Değil mi? Belki de bir an durup düşündün yaşadığın hayal kırıklıklarını..

Sanırım böyle bir durumla karşı karşıya kalmayan yoktur. Bunun adına ne derseniz deyin! İster aldatılmak deyin, ister menfaat! Ama bana sorarsanız; “İhanet” derim..

İnsana en çok koyan, hayatın gerçeklerini en yakınlarından öğrenmesidir. Sonra da, yaşanılanlar da ‘suçlu kim?’ diye aranır. Sen karanlıkların içinde kaldığında, kimin suçlu olduğunun bir önemi var mıdır artık? Sadece ihanetin arkasından gelen, ünlem işaretleri ile dolu koca bir hayal kırıklığı vardır! Gün gelir, temeli en sağlam sevgiler bile ihanetle yıkılır. Ve ihanetin büyüğü, küçüğü olmaz. Çünkü; “İhanet” ihanettir!

Ben sözü fazla uzatmadan güzel bir hikaye ile devam edeyim, hikayeyi biraz da süsleyerek..

 “İhanetin adı göçmen bir kuşa verilmiş, Sadakatin adı ise; bir serçeye...

Göçmen kuş bütün bahar ve yaz boyunca, küçük köyün üstünde serçeyle beraber uçmuş..

Küçük sinekleri, kurtları yemişler, kış yağmurlarıyla şaha kalkmışlar, derelerden su içmişler..

Masmavi gökyüzünde dans etmişler, çiçek açan ağaçlara konup, papatya tarlalarında gezmişler..

Ve birbirlerine söz vermiş kuşlar; ‘Ayrılmayacağız’ diye..

Kış gelmiş, göçmen kuş adına yakışanı yapmaya kararlıymış, serçe ise, her zamanki gibi sadık!

Ama sevgi de yabana atılmaz bir gerçek..

Serçe için ayrılık acı, ihanet kötüymüş. Göçmen için ise yaşamak önemliymiş..

O, baharların tatlı eğlencesiymiş sadece..

Gel demiş serçeye benimle beraber, başka bir bahara uçalım..

Serçe ise yeni baharı burada bekleyelim demiş.

Ama kış acımasızdır demiş göçmen, burada yaşayamayız, aç kalır üşürüz.

Serçe, hayır demiş, kışın kötülüklerinden beraber korunuruz.

Göçmen, inanmamış serçeye, hayır gidelim demiş.

Serçe için gitmek nasıl bir ihanetse yaşadığı yere, kalmakta aynı şekilde ihanetmiş sevgiliye..

Ve karar vermiş, sevgiyi seçmiş, uçacakmış yeni bir bahara..

Göçmen ve serçe çıkmışlar yola..

Ama serçe zayıfmış, onun kanatları uzun uçuşlar için değilmiş. Dayanamayacakmış bu yola..

Oysa, göçmenin kanatları güçlüymüş. Çünkü o hep kışların zorluklarından kaçarmış yeni baharlara..

Bir fırtına yaklaşıyormuş ve göçmen, fırtınaya yakalanmamak için hızlı gidiyormuş..

Ama serçe iyice zayıf kalmış, yavaşlamaya başlamış ve göçmene duralım demiş, biraz dinlenelim.

Göçmen itiraz etmiş, fırtına geliyor, ölürüz demiş. Serçe ise, çok fırtına görmüş, kurtuluruz demiş..

Ama göçmen yürü demiş serçeye, birazdan okyanuslara varacağız.

Serçe sevgisine uymuş ve göçmenin peşinden son bir gayretle gitmiş..

Birazdan varmışlar okyanusa..

Göçmen için bu büyük deniz kurtuluşuymuş ve buraları çok iyi bilirmiş.

Ama serçe ilk kez görüyormuş ve sanki gökyüzünden daha büyükmüş bu yeni mavi.

Serçe artık dayanamıyormuş ve son bir sevgi sesiyle seslenmiş göçmene;

‘Artık gidemiyorum’..

Göçmen serçeye bakmış, bakmış ve devam etmiş..

Okyanus çok büyükmüş, serçe ise çok küçük,
Serçenin sevgisi de çok büyükmüş ama göçmen çok küçük..

Okyanusun mavi sularında bir minik SADAKAT,

Yeni bir baharın koynunda koca bir İHANET”

...

Hikayeden de anlaşılacağı gibi; Göçmen kuş, başka bir kıştan gelip, yarası kabuk tutup iyileşene kadar serçe ile birlikte gezmiş ve güzelce eğlenmiş. Sonra da kendisi için zorlu bir yolculuğa katlanan minik serçeyi okyanusta yalnız başına bırakıp, yeni baharlara uçmuş..

Ama siz yine de, sevgisinin peşinden uçtuğu için, serçeyi suçlamayın. Neden mi? Çünkü, ilahi adalet diye bir şey vardır ve iyilik elbet kazanır...

Mutlu kalın...

Sevgilerimle,
Atiye BIÇAK.





You Might Also Like

0 yorum: